Bildiğimiz, diğerlerinden hiçbir farkı olmayan, sıradan bir akşamdı, sevgilimle evde gülüşürken “ben 15 gün sonra doğuyorum, daha doğmadım” diye bir cümle çıkıverdi ağzından, işte o an bittiğim andır.
Nasıl da düşünmemişim bu yıl doğum gününde ne yapsam diye, tamam Mart 16 doğumgünü ama ben Mart ayına girdiğimizi atlamışım yada şubat ın 28 çekmesinden midir nedir, arkasından Mart ın geldiğini unutmuşum.
O cümleden sonra geçen hiçbir konuşmayı hatırlamıyorum, benim beynim o anda kalıyor çünkü . Kilitlenmiş gibi “eyvah ne yapsam ki” modundayım. O günden bugüne birşey değişmedi sürekli birşeyleri halletmem gerekti, kafam sürekli bununla meşgul :)
En zor aşaması hediye olarak ne alsam ve onu şaşırtıp nasıl versem, düşünme aşamasını atlatırsanız gerisi zevkli gelişiyor tabii bazı aksaklıklarda çıkmıyor değil.
Benim de düşünme sürecim gayet sancılıydı, tanıdığım erkeklere soruyorum “bir erkeği en çok hangi hediye mutlu eder” diye. Şaklabanlık derecesine göre cevaplar da değişiyor “şöyyle fıstık gibi bir Rus kızı çıkart pastadan” fikrini duyduktan sonra yanlış yolda olduğumu anlıyorum.
Sevgilime soruyorum cevap fiks “benim herşeyim var kiiii” ve “bana çorap al”. Bu yol da tıkalı anlayacağınız.
İlk 3 günümü düşünmeye sonrakileri ise faaliyete geçmeye ayırıyorum. Ona dünyanın en güzel hediyesini vermek isterdim diyorum, benim için en güzel hediye O, eee tabii ki nasıl düşünemedim. Onun güzel bir resmini yağlı boya tablo yaptırmak, işte bu.
Başlıyorum nette araştırmalara oğlu Umur un sipariş ettiği M.Ali Birand tablosunu görünce Mehmet Korkmaz ın (http://www.resimsiparis.com/) doğru ressam olduğuna karar veriyorum. Sayfasını iyice bir inceledikten sonra mailleşiyoruz, çok heyecanlıyım; ya çirkin olursa ya beğenmezse, öyle çöpe atayım diye gözden çıkaracağın gibi bir fiyatı da yok hani.
Ressama güvenmekten başka çarem yok elbet. Adam işini biliyor, bu konuda gayet iyi. Sevgilimin düğünümüz için Zümrüt Stüdyosunda çekilmiş güzel bir resmini gönderiyorum herşey maille hallediliyor.
Tablosu yapılacak resim |
Sistem şöyle işliyor nakit olarak hesabına parayı gönderiyorsun, sonra resmi yapmaya başlıyor.
Resmi gördükten sonra söylediği tutar da değişiyor çünkü sadece omuz ve başını içeren değil , koltukta oturmuş haliyle yapılacak bir resim olduğundan emek biraz daha artıyor.
Parayı yatırınca attığım maillere cevap gelmiyor, benim paçalar tutuşuyor elbet. Oooo diyorum internette adamlar böyle soyuluyor demek ki. O kadar da mana bulurdum ne diye tanımadığınız adamlara para gönderirsiniz diye, işte büyük konuşmuşum, beni de kazıkladılar.
Hiç birşeyini bilmiyorum nasıl bulacağım , sadece bir site var elimde o da belki sahtedir :( Gitti paracıklarrrrr....
Bunların sadece hüsn-ü kuruntu olduğunu gelen telefonla anlıyorum. Daha 3 - 4 gün olmasına rağmen resmim bitmiş (hatta kurusun diye bile beklemiş bu süre içinde), fotoğrafını çekmiş, mail atmış bana. Utanıyorum kafamdan geçen düşünceler için.
Mailime gelen resim beni hayal kırıklığına uğratıyor, açıklı koyulu ve çenesi kötü olmuş. Yine kahroluyorum...
Mehmet Bey i aradığımda gelen orjinal tablonun farklı olacağı, yağlı boya olduğu için fotoğrafta hatların gözükmeyip parladığını söylüyor. Umarımmmmm, lütfennnnnn
Resmi burada bırakalım, bu kadarla kalamaz , onu daha fazla şaşırtmak lazım, ben hala düşünmelerdeyim. Bir erkek ne ister diye.
Erkekler Masaj ister tabii kiiiiiii. Elbette diyorum masaj, rahatlama ister. (rahatlama dediysek kötü fikirli arkadaşların düşündüğü şekilde değil, gülmeyin)
Zaten geçen günlerde, bu yıl kendim için ne yaptım çalışmaktan başka, diye düşünüyordu. Al sana hayattan çalınacak güzel birgün sevgilim...
Arıyorum İzmir deki en lüks masaj yapılabilecek yerleri. Swiss Otel de aradığımı buluyorum. Amrita Spa http://www.swissotel.com.tr/izmir/amrita-spa.asp
Kutlama paketi var. Size 1 saat kullanmanız için lüks mü lüks bir oda veriyorlar, içinde buhar odası ve jakuzisi olan. Şarap ve meyve sepeti de hediye olarak size eşlik ediyor.
Süre bitiminde İsveç masajınız yine bu özel odada... (Oranın en güzel hatununa yaptıracağım masajını da kafama koydum)
Tabii bu kadar da değil, kapalı havuzu, hamamı, saunayı istediğiniz kadar kullanmanız da serbest. Yani bütün bir günü bu şık spa da geçirebiliyorsunuz.
Hediye kartı alıyorum, 3 ay süresi var. Bu da tamaaaaam.
Onu ne kadar çok sevdiğimi anlatan, sadece onun resimlerinden oluşmuş, aralara yazılar serpiştirilmiş ve Candan Erçetin ile Zuhal Olcay müziklerinin eşlik ettiği slayt gösterisi de hazırlayıp, ufacık bir usb belleğe kaydediyorum. Videoyu izlemek için tıklayın!
Tekrar tabloya gelirsek, elime ulaşıyor gerçekten de fotoğraftan çok daha güzel. Sevgilim daha yakışıklı diye düşünmeden edemiyorum ama kardeşimden “tıpa tıp aynısının olmasını istiyorsan resmini büyütecektin, niye tablo yaptırdın” zılgıtını yedikten sonra, bir anda gözüme daha bir güzel geliyor :)
Geldi gelmesine de çerçeve yok, ooo diyorum Aliağa da bir ton camcı var yaptırırım. Aman Tanrım her gittiğimden “mümkün değil” cevabını alınca yıkılıyorum. Sardı mı beni bir stres, al sana problem ...
Resim Tual in üzerine yapıldığı için normal çerçeveye girmiyor, arkasında boşluk kalıyor, geniş yataklı çerçeve de özel siparişe giriyor ve o da buralarda YOK ! Camcılar bitince Fotoğraf stüdyolarını da geziyorum bir umut.
Bu arada tabii işten çıkmışım ee evde yokum, sevgilime kuaföre gidiyorum demişim ama eve geliyorum, kaşlar hala yerli yerinde. Eksilen tek bir kıl yok...
En son ihtimal Koçtaş, Praktiker i arıyorum telefonla. Koçtaş taaa Balçovada yapıyor, 1,5 saatlik yol, gizlice gidilecek gibi değil yani veee aradığım cevabı en sonunda Praktiker de buluyorum, yarım saatte hallederiz!!!
“Bir daha söyle, bir daha , bir dahaaa” demek istiyorum telefondaki görevliye, adam deliler kategorisinde değerlendirsin diye sanırım...
Tabii gidiyorum ellerinde sadece saçma sapan bir renk ve "anca ertesi gün yaparız" cümlesi. Sinirlenip çıkıyorum, bu kadar yalancı adamlar görmedim.
Resmi yapan Mehmet Bey'i arıyorum , bana kargo ile gönderiyor hem de Praktikerdekinin yarı fiyatına. Ama doğum gününden bir gün önce geliyor, montajını zor yetiştiriyorum . Aklınızda olsun resim yaptırıyorsanız çerçeveli isteyin sonra benim gibi dağılmayın.
Hediye kısmını hallettik, şimdi sıra sunum kısmında.
Yine notlar yazıp değişik yerlere hediyelerini saklayayım diyorum ama onu yaptık zamanında.
Puzzle şeklinde kağıtlar kessem tamamlasa da anlatsam e onu da yaptık.
Ne yapsam ne etsem diye düşünürken ampul yanıyor başımın üzerinde (benimki ak ! değil, enerji tasarruflu sarı ampul !!!)
Doğğğru çiçekçiye; birbirinden farklı ve gösterişli, 3 çiçek buketi seçmek için.
Her hediyemi çiçekle beraber 1 er saat aralıklarla eline ulaştıracak, aa ne güzel çiçek demeye kalmadan bir diğeri gelecek. (saat 9, 10 ve 11 de)
Çiçekçi abiye diyorum; “ya 1 er saat aralıklarla gönderirsin ya da ben değişik 3 çiçekçiye farklı saatler için sipariş veririm, ona göre seçimini yap” :) Yarım saatte bile götürürüm cevabıyla, Özlem mutlu :)
İkincisi bembeyaz renkli ve kırmızı bir kalp tutan; oyuncak ayıcığın kucağına , kır çiçeklerinden yapılma bir buket (bu arada ayıcık süper yumuşakkkk)
Üçüncüsü ise masasında durabilmesi amacıyla cam, uzun bir vazoya kırmızı güller ve kalpler olarak hazırlatıyorum.
Çiçekçide seçenek sonsuz. İsterseniz şık ve geniş bir kadehe canlı çiçekler yerleştirip, içine de Japon balığı atıyorlar. Ya da kucağında kalpli çikolatalar taşıyan bir tavşanı çiçeklerle süsleyip gönderiyorlar. Hayal gücünüze kalmış artık... Ben balık ölürse sevgilim çok üzülür diye Japon Balıklı fikri eledim, aslında o da süper olabilirdi değil mi???
Tabii ayrılırken “kimseye bahsetmek yok sürprizimden” diye tehdit etmeyi de ihmal etmiyorum. Süper çiçekçinin hazır cevabı gecikmiyor “sizi hayatımda hiç görmedim ve tanımıyorum”
Sevgili çiçekçimiz Ali Abi tabloyu da süper paketliyor, yetenekli vesselam...
Bu çiçekçiyi seçmemin özel bir nedeni de sevgilimin orayı çok sevmesi, adam Metin deyince “aaa ben size bir sürü güzel çiçek hazırladım, demek o sizdiniz” diyor. Kaynaşıveriyoruz. Aramızda sır olan planımızla ayrılıyorum.
Sevgilim şüpheleniyor elbet, ortadan ara ara yok olan bir karısı olunca, ama sürprizinin sonuna kadar tadını çıkarmak istediğinden ve benim ötmeyeceğimi bildiğinden benim ona her defasında yaptığım gibi, sorular sormuyor, iyi de yapıyor bence. Bu taktiği öğrenmem lazım ben söyletmek için elimden geleni yapardım oysa ki...
Program az çok hazır. Sıra her çiçek için yani toplamda 3 adet mektup yazmaya geldi.
İlk mektupta onu ne kadar ve neden sevdiğimi anlatmaya çabalıyorum, mektubun sonuna da ufacık usb belleği (slayt gösterimiz olan) yapıştırıyorum. İlk çiçekle, bu mektup ve usb gidecek sadece.
İkinci mektuba kadınlar kahramanları sever’i kendime göre şekillendirip yazıyorum. Zarfın içine de Amrita Spa nın hediye kartlarını ekleyip kapatıyorum. Ayıcıklı çiçek de tamam bu şekilde.
Son mektubuma bu dünyadaki en güzel hediyenin kendisi olduğunu, bu yüzden bu tabloyu yaptırdığımı, gönlümden geçen cümlelerle yazıp; yağlı boya yakışıklı tablosuyla beraber, son çiçeğimle gönderilmek üzere çiçekçiye teslim ediyorum.
Yemeksiz kutlama mı olurmuş diye son bir gayret restoranları araştırmaya başlıyorum. (Aslında bir otel ayarlayıp buralardan birkaç gün kaçırmak isterdim ama 15 gün üst üste kursu olduğundan mümkün olamadı.)
Geçen gün yayınladığım post o araştırmalarımın eseri. (en romantik restoranlar için tıklayın)
Yemek ve pasta için de kaliteden ödün yok; Swiss Otel; Equinox Restoran da yerlerimiz ayrıldı bileeee. Müthiş manzarasını izleyebilmek için cam kenarı 1 hafta önceden hazır. Masayı süsleme de kendilerine ait.